Kök hücrelerin kullanıldığı klinik araştırmaların sayısı gün geçtikçe artmakta. Dünyadaki artışa paralel olarak, ülkemizde de az da olsa bir kıpırdanmanın olduğunu izliyoruz. Dolayısıyla bu durum, bir yandan insan kök hücrelerinin veya ürünlerinin kullanımına ilişkin yasal düzenlemelerin de sık sık güncellenmesini gerektirirken öte yandan bu çalışma başvurularının değerlendirileceği etik kurulların ve T.C. Sağlık Bakanlığının ilgili kurum ve komisyonlarının karar verme süreçlerinin de gözden geçirilmesini ve güncelleştirilmesini gerekli kılmaktadır.
Projelerin parasal destek aradığı proje
panellerindeki panelistlerin de bu konuda bilgisinin bulunması zorunluluğu var.
Dünyadaki mevcut araştırma protokolleri bilinmeden/incelenmeden verilen
yüzeysel ve hatalı kararlar ülkemizde kök hücre klinik çalışmalarının önünü
gereksiz yere tıkamakta.
2015 Mart ayı itibariyle kök hücreler ile yapılacak
klinik araştırma başvurularının Klinik Araştırmalar Yerel Etik Kurul’larında
görüşülüp olumlu sonuç aldıktan sonra S.B. Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne
bağlı Kök Hücre Nakilleri Bilimsel Danışma Kurulu’nun onayı ve desteği için
başvurması gerekmekte. Eğer sonuç bunda da olumlu olursa klinik araştırmanın
başlaması için yasal izin süreci tamamlanmış olmakta. Dolayısıyla kök hücreyi
konu alan bir klinik araştırma, daha başlamadan önce üç farklı kişi grubunu bir
araya getirmekte;
i) araştırmacılar,
ii) etik kurul üyeleri,
iii) danışma kurulu üyeleri.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de insan üzerinde
yapılan kök hücre araştırmaları oldukça yeni. Bu çalışmalar, bugüne kadar
alışılagelen ilaç, tıbbi cihaz veya biyoeşdeğerlilik araştırmalarına birçok
yönüyle benzememekte. Bu kısa yazıda kök hücre araştırmalarında
uygulanan ve bugüne dek sayıları 5000’i aşmış olan klinik araştırmada (Bkz.
www.clinicaltrials.gov) kullanılan “faz” kavramının kapsamını gözden geçirmeyi
amaçladık.
Tedavi Denemesi:
Genellikle ilaç çalışmalarında kullanılmayan bu uygulama kök hücre çalışmalarında
ilk aşama (Faz 0) değerlendirilebilir. Literatürde yeterli sayıda hayvan
deneyinde (özellikle büyük hayvan türlerinde) olumlu sonuçların alındığı
durumlarda veya genellikle yurt dışı merkezlerde az sayıda hastada uygulama
örnekleri olan bir kök hücre türünün/yönteminin genellikle tek bir olgu
üzerinde denenmesi anlamında kullanılmaktadır. Ancak çoğunlukla
uygulayıcılar (bir hekimin klinik gelişimini takip ettiği hastası için
başvurması) önerdikleri uygulamayı etik kurula ve ardından bakanlığa sunarken o
güne dek mevcut tedavi yöntemlerine rağmen bir iyileşmenin görülmediği
durumlarda ve genellikle hastanın ölümüne yakın dönemde başvurulan bir tedavi
denemesi olarak görmektedirler. Hal böyle olunca, tek bir hasta için uygulanan
bu girişimin yararlı olma olasılığı oldukça düşmekte ve elde edilen sonuçtan
bir bilimsel anlam çıkarmak mümkün olamamaktadır. Bu nedenle, özellikle danışma
kurulu tek tek izin talebinde bulunulan bu hastalar için olgu başına karar vermekle
birlikte giderek yaygınlaşan uygulama talepleri için toplu bir başvuruda
bulunulması yönünde tavsiye kararı vermektedir. Böylece çalışmaya alınacak
olan hasta sayısı arttıkça elde edilen sonuçların istatistiksel olarak anlamlı
olup olmadığı anlaşılacak, bu sayede belli hastalık için bir referans bilgi ve
bir merkez oluşturulmuş olacaktır. Kuşkusuz, bu tür girişimler aşağıda
açıklanan Faz 1-2 tedavi protokollerine uygun olarak hazırlanmalıdır.
Faz 1 Klinik Çalışma: İlaç çalışmaları için tanımlanmış olan faz 1 çalışmalarda güvenlik
ön plandadır, ancak bu aşamada ilacın nasıl emildiği, ne süreyle vücutta
kaldığı, nasıl atıldığı (farmakokinetik ve farmakodinamik) yan ve istenmeyen
etkilerinin (farmakovijilans) neler olduğu gözlenir. Çalışmaya katılanlar
genellikle sağlıklı gönüllülerdir ve sayıları 20-80 arasındadır.
Bu aşama ülkemizde sadece ruhsatlandırılmış merkezlerde belli bir yönergeye
uygun olarak yürütülür ve hastaların sigortalanmasını gerektirir.
Kök hücre çalışmalarında ise de fakto durum bundan
farklıdır. Sağlıklı gönüllülerin kullanıldığı bir kök hücre çalışmasına bugüne
dek pek rastlanmamıştır. Genellikle seçilmiş hastalar kullanılır ve
hasta sayısı 10 civarında tutulur. Embriyonik kök hücre veya uyarılmış
pluripotent kök hücreler gibi tartışmalı olan hücreler için bu sayı 2-4’e
kadar çekilmektedir. İlaç çalışmalarında olduğu gibi kök hücre ile yapılan faz
1 klinik çalışmalarında da güvenlik ilk irdelenen unsurdur.
Bu aşamada etkinlik beklenmez. Düzenlemeler gereğince
hastaların sigortalanması gerekir. Genel eğilim proje masraflarının fonlayıcı
bir kurum (kamu veya özel) tarafından ödenmesi yönündedir. Hastaların tedavi
masraflarını ödemesi gerek tıbbi gerekse yasal nedenle kabul edilmez.
Faz 2 Klinik Çalışma: İlaç çalışmalarında hastalardaki kısa ve orta erimli tedavi
etkinliğinin değerlendirildiği faz 2 çalışmaların bir kısmı plasebo kontrollü
ve tek-çift kör olarak yürütülür.
Genellikle hasta izlem süresi faz 1 çalışmalara göre
daha uzundur. Verilen ilacın etkin olup olmadığı, etkinlik aralığı ve süresi
değerlendirilir. Genellikle faz 2a’da 50-100, faz 2b’de 100-200 hasta yer alır.
Sigorta zorunluluğu vardır ve faz 2 çalışma yapacak merkezin bu amaç için
ruhsatlandırılmış olma zorunluluğu yoktur. Buna karşın kök hücre ile yürütülen
faz 2 çalışmalar, literatür taramasından anlaşılacağı üzere, genellikle 10-50
arasındaki seçilmiş hastanın değerlendirildiği etkinlik çalışmasıdır. Bu
çalışmalarda da güvenlik unsuru irdelenir, mümkün olabildiğince değişkenler
(yaş, cinsiyet vb.) benzer tutulmaya çalışılır. Çoğunlukla faz 1 ve faz 2
çalışmalar birlikte yürütülür (faz 1/2); böylece bir yandan güvenlik diğer
yandan etkinlik değerlendirilir. Hasta sigortalanması zorunludur. Çalışmanın
fonlanması kaçınılmazdır. Literatür değerlendirildiğinde bu tür çalışmaların
yarıya yakın bölümünde kontrol grubu/larının da yer aldığı görülür. Kök hücre
çalışmalarında plasebo grubu pek uygulanmazken bazı çalışmalarda etkinliği
sorgulanan hücre/yöntem bilinen bir tedavi yönteminin yanında verilir. Örneğin
kalpte rejenerasyonun sorgulandığı bir çalışmada tüm hastalara baypas cerrahisi
uygulanırken sadece bir grup hastaya belli hücrelerin de verilmesi gibi.
Faz 3 Klinik Çalışma: Kök hücre çalışmalarında faz 3 çalışma genellikle farklı
merkezlerin katılımıyla gerçekleşen, birkaç yüz hasta üzerinde yapılan
çalışmalardır. Bu çalışmalarda da sigorta zorunluluğu vardır. Ülkemizdeki kök
hücrelere ilişkin bu tür çalışmalar uygulandığı taktirde SGK’nın tedaviyi geri
ödemesi için başvurusu yapılması gündeme gelebilir. Nitekim GVHD hastalarında
(*) geri ödeme uygulaması bu planda
alınmış doğru bir karardır. Sırada periferik arter iskemisinde mezenkimal kök
hücre uygulaması bulunmaktadır. Çünkü, bu hastalarda sözü edilen hücrelerin
etkinliği faz 3 düzeyindeki çalışmalarla kanıtlanmıştır. Bunu diğerleri
izleyecektir.
Görülmektedir
ki, desteklenmek üzere sunulması planlanan, hali hazırda sunulmuş olup onay
bekleyen ve onay alıp yürütülmekte olan kök hücre çalışmalarının
değerlendirilmesinde farklı bir bakış açısına gerek bulunmaktadır. Bu konuda
literatürde yayınlanan seriler ve meta-analizler örnek alınmalıdır. Öte yandan
unutulmamalıdır ki, 2008 yılında tek bir kişide trakea atrezisini tedavi etmek
için kullanılan otolog kemik iliği kök hücrelerinin başarısı bile önemli bir
gelişme olarak lanse edilmişti. Kök hücrelerin hangi koşullarda ilaç olarak
kabul görmesi gerektiği ise bir başka yazının konusu olacaktır.
*
Graft Versus Host Hastalığı: Graft versus host hastalığı (GVHD), bir kök hücre
veya kemik iliği naklinden sonra meydana gelen, yeni aktarılan materyalin organ
alıcısının vücuduna saldırdığı bir komplikasyondur.
Kaynak
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder