Daha önceki anketler yoluyla yapılan çalışmalar, metalleri de içeren nörotoksinlere maruz kalmanın ALS ile bağlantılı olabileceğini öne sürmektedir.
1993-1996 yılları arasında New England'da yürütülen bir vaka kontrol çalışmasında, biyolojik ölçümler ve anketleri kullanarak kurşuna maruz kalma ve ALS arasındaki ilişki değerlendirildi. Vakalar arasında yaş, cinsiyet ve yaşanılan bölgeye göre bir takım istatistiksel eşlemeler yapıldı.
Hasta tarafından beyan edilmiş olan iş yerinde maruz kalınan kurşun, yaşam süresi boyunca maruz kalınan kurşuna karşılık olan bir doz ile birlikte, ALS riski ilişkilendirilmiştir. Kan ve kemikteki kurşun oranları, çoğu vakada ve kontrol grubundakilerin bir kısmında ölçülmüştür. ALS riski, hem kan hem de kemikteki kurşun seviyelerindeki yükselmeler ile bağlantılı olmuştur.
Bu sonuçlar, bir önceki raporlar ile birbirini tutmaktadır ve ALS’nin nedenlerini araştırma konusunda kurşuna maruziyetin önemli bir potansiyel rolü olduğunu ileri sürmektedir.
Kaynak:
www.als.org.tr
Yasal Uyarı
Bu site, ALS hastalığı ile ilgili haber ve bilgilendirme sitesidir. Tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavi yerine geçmez. Tıbbi bir durumla ilgili sorularınız için her zaman doktorunuzla görüşün.
Dr. Alper Kaya
27 Mart 2014 Perşembe
24 Mart 2014 Pazartesi
19 Mart 2014 Çarşamba
Intraspinal neural stem cell transplantation in amyotrophic lateral sclerosis: Phase 1 trial outcomes
Intraspinal neural stem cell transplantation in amyotrophic lateral sclerosis: Phase 1 trial outcomes
http://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/ana.24113/full
http://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/ana.24113/full
Araştırmacılar hücre modeli içerisinde yanlış katlanmış ALS proteininin hücreden hücreye yayılımını keşfettiler
Proceedings of the American Academy of Sciences’da yayımlanan bir çalışmada, British Columbia Üniversite’sinden araştırmacılar, ALS hastalığının hücre modelleri içerisinde yayılımı için yeni bir potansiyel mekanizma buldular. Sonuçlar, yeni olası tedaviye dayalı stratejilere işaret edebilir.
Superoxide dismutase 1 (SOD1)’in genindeki mutasyonlar, kalıtsal ALS’nin yaklaşık yüzde 20’sinin sebebidir. SOD1 proteininin yanlış katlanmış mutantının, mutasyonu taşıyan hastalık sürecine katkıda bulunduğu düşünülüyor fakat şimdiye kadar, yanlış katlanmış mutant olmayan proteinin hastalıktaki rolü belirsiz kalmıştır. British Columbia Üniversitesi’nden Neil Cashman’ın öncülüğünde yürütülen bu çalışmadaki araştırmacılar, hem yanlış katlanmış mutant protein hem de yanlış katlanmış normal proteinin tek bir hücreden çıkabileceği ve diğer bir hücrede toplanabileceğini göstermişlerdir. Yanlış katlanmış proteinin alınımı, bu proteini alan hücredeki normal proteinin de yanlış katlanmasına ve hücreden hücreye yanlış katlanma prosesinin yayılımına neden olabilir. Bu hücreden hücreye iletim, SOD1 proteine karşı antikorlar tarafından azaltılabilir.
ALS Association’unun başuzmanı Lucie Bruijn konu hakkında “Bu sonuçlar ilgi çekici ve ALS hastalığını anlamada önemlidir. Eğer bu hücre modeli içerisinde görülen hücreden hücreye yayılım, ALS’li insanlarda da gerçekleşiyorsa, bu durum ALS hastalığın başladıktan sonraki sürecini açıklamaya yardımcı olabilir ve SOD1 ile alakalı olmayan ALS’li bireyler için de, bu yayılmayı engellemeye yönelik yeni ve önemli bir tedavi stratejisini işaret edebilir. Bununla birlikte, gerçekte yanlış katlanmış SOD1’in insanlarda hücreden hücreye taşınıp taşınmadığı ve bu sürecin hastalığın ilerleme yapısına bir katkısının olup olmadığı konularına karar vermek için daha fazla çalışma yapılmasına ihtiyaç olacaktır. Bu önemli sorulara cevap vermek, bu çalışmanın yayınıyla birlikte önem arz edecektir.” diye konuştu.
Tedaviye bir yaklaşım, yanlış katlanmış proteinlere karşı antikor ile müdahele etmektir. Çeşitli çalışma gruplarında bu stratejinin, ALS’nin SOD1 fare modelinde yarar sağladığı görülmüştür. Diğer bir taraftan da yine ALS Association’ın fon sağladığı bir diğer araştırmada, Toronto Üniversitesi’nden Janice Robertson ve Missouri Üniversitesi’nden Joan Coates bu yaklaşımı bir köpek modelinde test etmektedirler.
Kaynak:
http://www.alsa.org/news/archive/cell-to-cell-spread.html
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/24550511
www.als.org.tr
Superoxide dismutase 1 (SOD1)’in genindeki mutasyonlar, kalıtsal ALS’nin yaklaşık yüzde 20’sinin sebebidir. SOD1 proteininin yanlış katlanmış mutantının, mutasyonu taşıyan hastalık sürecine katkıda bulunduğu düşünülüyor fakat şimdiye kadar, yanlış katlanmış mutant olmayan proteinin hastalıktaki rolü belirsiz kalmıştır. British Columbia Üniversitesi’nden Neil Cashman’ın öncülüğünde yürütülen bu çalışmadaki araştırmacılar, hem yanlış katlanmış mutant protein hem de yanlış katlanmış normal proteinin tek bir hücreden çıkabileceği ve diğer bir hücrede toplanabileceğini göstermişlerdir. Yanlış katlanmış proteinin alınımı, bu proteini alan hücredeki normal proteinin de yanlış katlanmasına ve hücreden hücreye yanlış katlanma prosesinin yayılımına neden olabilir. Bu hücreden hücreye iletim, SOD1 proteine karşı antikorlar tarafından azaltılabilir.
ALS Association’unun başuzmanı Lucie Bruijn konu hakkında “Bu sonuçlar ilgi çekici ve ALS hastalığını anlamada önemlidir. Eğer bu hücre modeli içerisinde görülen hücreden hücreye yayılım, ALS’li insanlarda da gerçekleşiyorsa, bu durum ALS hastalığın başladıktan sonraki sürecini açıklamaya yardımcı olabilir ve SOD1 ile alakalı olmayan ALS’li bireyler için de, bu yayılmayı engellemeye yönelik yeni ve önemli bir tedavi stratejisini işaret edebilir. Bununla birlikte, gerçekte yanlış katlanmış SOD1’in insanlarda hücreden hücreye taşınıp taşınmadığı ve bu sürecin hastalığın ilerleme yapısına bir katkısının olup olmadığı konularına karar vermek için daha fazla çalışma yapılmasına ihtiyaç olacaktır. Bu önemli sorulara cevap vermek, bu çalışmanın yayınıyla birlikte önem arz edecektir.” diye konuştu.
Tedaviye bir yaklaşım, yanlış katlanmış proteinlere karşı antikor ile müdahele etmektir. Çeşitli çalışma gruplarında bu stratejinin, ALS’nin SOD1 fare modelinde yarar sağladığı görülmüştür. Diğer bir taraftan da yine ALS Association’ın fon sağladığı bir diğer araştırmada, Toronto Üniversitesi’nden Janice Robertson ve Missouri Üniversitesi’nden Joan Coates bu yaklaşımı bir köpek modelinde test etmektedirler.
Kaynak:
http://www.alsa.org/news/archive/cell-to-cell-spread.html
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/24550511
www.als.org.tr
ALS araştırmacıları gen mutasyonunun etkilerine dair yeni detaylar keşfettiler
ALS Association tarafından desteklenen ve bilimsel dergi Nature’da basılmış olan çalışmaya göre, araştırmacılar en yaygın ALS geni olan C9orf72’nin patolojik etkilerine dair yeni önemli ayrıntılar keşfettiler.
Çalışmaya, ALS Association destekli, Johns Hopkins Üniversitesi’nden araştırmacı Dr. Jiou Wang öncülük etmiştir. Dr. Wang ve arkadaşları, Familial ALS (Ailesel ALS)’nin % 40’ından ve Sporadic ALS’nin de % 6’sından sorumlu olan gendeki mutasyonlara odaklandılar. Mutasyon, genin altı nükleotitli GGGGCC kısmına dair bir genişlemedir (yani, bir hekzanükleotit tekrar genişlemesi, ya da HRE). Normal gen, bu GGGGCC birimlerinden iki tanesi gibi az bir miktarı içerirken, mutasyonlu gen yüzlerce ya da binlercesini içerebilir. Nükleotidler, hem genleri bir araya getiren DNA, hem de proteinleri oluşturmak amacıyla genetik mesaj taşıyan RNA için yapı taşı olarak görev alır.
Araştırmacılar, genin bu genişlemiş bölümünün, spagettinin kendine yapışması gibi bir duruma benzeyen alışılmadık kıvrımlı yapılar içine kıvrılıp yerleştiğini buldular. G-dörtlüsü denen bu yapılar, hem genin genişlemiş DNA’sı hem de genişlemiş RNA’sı içerisinde şekillenmiştir. Bu yapılar, genden oluşturulabilecek protein miktarını azaltmış ve gen ekspresyonunu kontrol etmede yer alan birçok hücre proteinini hapsetmiştir. C9ORF72 geni nedenli ALS’li insanlarının hücreleri mikroskop altında değişiklik göstermiştir. Bu yapıların potansiyel olarak hastalığa etkisi olan hücre çekirdeğinde bir zorlanmaya sebebiyet verdiği bulunmuştur.
ALS Association’ın başuzmanı Lucie Brujin “Bu önemli çalışma, C9ORF72 mutasyonunun etkilerine dair yeni bir bakış vermektedir. Şimdi gerekli olan şey bu gözlemlerin, bu değişikliklerin hastalığı nasıl başlattığını ya da ilerlettiğini açıklığa kavuşturmak için daha ileri çalışmalar ile takibinin yapılmasıdır. Bu bulgular, bu prosesleri kesmek için tedavileri şekillendirmede kritik olacaktır.” diye konuştu.
Kaynak:
http://www.alsa.org/news/archive/unprecedented-details-of-gene.html
http://www.nature.com/nature/journal/vaop/ncurrent/full/nature13124.html
www.als.org.tr
Çalışmaya, ALS Association destekli, Johns Hopkins Üniversitesi’nden araştırmacı Dr. Jiou Wang öncülük etmiştir. Dr. Wang ve arkadaşları, Familial ALS (Ailesel ALS)’nin % 40’ından ve Sporadic ALS’nin de % 6’sından sorumlu olan gendeki mutasyonlara odaklandılar. Mutasyon, genin altı nükleotitli GGGGCC kısmına dair bir genişlemedir (yani, bir hekzanükleotit tekrar genişlemesi, ya da HRE). Normal gen, bu GGGGCC birimlerinden iki tanesi gibi az bir miktarı içerirken, mutasyonlu gen yüzlerce ya da binlercesini içerebilir. Nükleotidler, hem genleri bir araya getiren DNA, hem de proteinleri oluşturmak amacıyla genetik mesaj taşıyan RNA için yapı taşı olarak görev alır.
Araştırmacılar, genin bu genişlemiş bölümünün, spagettinin kendine yapışması gibi bir duruma benzeyen alışılmadık kıvrımlı yapılar içine kıvrılıp yerleştiğini buldular. G-dörtlüsü denen bu yapılar, hem genin genişlemiş DNA’sı hem de genişlemiş RNA’sı içerisinde şekillenmiştir. Bu yapılar, genden oluşturulabilecek protein miktarını azaltmış ve gen ekspresyonunu kontrol etmede yer alan birçok hücre proteinini hapsetmiştir. C9ORF72 geni nedenli ALS’li insanlarının hücreleri mikroskop altında değişiklik göstermiştir. Bu yapıların potansiyel olarak hastalığa etkisi olan hücre çekirdeğinde bir zorlanmaya sebebiyet verdiği bulunmuştur.
ALS Association’ın başuzmanı Lucie Brujin “Bu önemli çalışma, C9ORF72 mutasyonunun etkilerine dair yeni bir bakış vermektedir. Şimdi gerekli olan şey bu gözlemlerin, bu değişikliklerin hastalığı nasıl başlattığını ya da ilerlettiğini açıklığa kavuşturmak için daha ileri çalışmalar ile takibinin yapılmasıdır. Bu bulgular, bu prosesleri kesmek için tedavileri şekillendirmede kritik olacaktır.” diye konuştu.
Kaynak:
http://www.alsa.org/news/archive/unprecedented-details-of-gene.html
http://www.nature.com/nature/journal/vaop/ncurrent/full/nature13124.html
www.als.org.tr
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)