Nazogastrik tüp uygulaması sık kullanılan bir uygulamadır ve plastik veya silikon bir kateterin burun deliğinden sokulup yutak ve özefagustan (yemek borusu) geçirilerek mide içerisine yerleştirmesi işlemidir.
Nazogastrik entübasyon hemşire, ebe ve hekimin
sorumluluğunda olan bir uygulamadır. Hem tanı hem tedavi amaçlı yerleştirilen
nazogastrik tüpler genellikle drenaj, ilaç uygulama ve beslenme amaçlı
uygulanır. Birçok nazogastrik tüp sorunsuz bir şekilde yerleştirilse de
entübasyon sırasında en korkulan komplikasyon tüpün trakea–bronşial ağaca
yerleşmesidir ve hayati tehlikesi vardır. Hemşireler nazogastrik tüpün güvenli
bir şekilde yerleştirilmesi ve tüpü olan hastanın bakımını sağlamak
durumundadırlar.
Nazogastrik Tüpün Tarihçesi
Nazogastrik tüpler insanlarda ilk kez beslenme amacıyla kullanılmıştır.
Nazogastrik tüpün gastrointestinal yola ilk uygulanması 17. yüzyılda anatomi ve
cerrahi profesörü olan Aquapendente tarafından gümüş tüple hastanın beslenmesi
için gerçekleştirilmiştir. Gümüş tüple beslemenin spesifik kullanımına ilişkin
detaylar bulunmamakla birlikte 1790’da John Hunter bir hastayı yılan balığı
derisinden yapılmış, delikli esnek bir tüpü midenin içine yerleştirerek
başarıyla beslemiştir. 1884’te Kussmaul tarafından nazogastrik tüp ilk kez
dekompresyon için kullanılmıştır. 1921’de Levin gastrik beslenme için esnek ve
lastikten yapılmış bugünde kullanılan tek lümenli tüpü geliştirmiştir. Ancak
tüpün üretildiği plastik maddenin, yol açtığı problemleri gidermek için tüp
önce polietilen, sonra poliviniyl ve silikon en sonda poliüretandan
üretilmiştir. 1930’larda Australya’da ve İngiltere’de modern hemşirelik
eğitiminde bu konuya yer verilmiş ve nazogastrik tüp 1930’lardan bugüne hızla
gelişerek uygulanmaya devam etmiştir.
Nazogastrik Tüp Seçimi
Nazogastrik tüpler küçük çaplı ve büyük çaplı olmak üzere
iki çeşittirler. Küçük çaplı tüpler 12 Fr (French gauge)’den küçük olanlar, 12
Fr’nin üzerinde olanlar ise büyük çaplı tüplerdir. Büyük çaplı tüpler
genellikle dekompresyon, ilaç uygulama, enteral beslenme, gastrik lavaj ve tanı
işlemleri için kullanılırken, küçük çaplı olanlar genellikle enteral beslenme
için kullanılmaktadır
Günümüzde NGT’ler polyvinylchloride (PVC) ya da
poliüretandan üretilmektedir. Polyvinylchlorid’ten üretilen tüpler genellikle
yedi günden daha az sürecek kısa süreli beslenmeler için uygundur.
Polyvinylchlorid’ten üretilen tüpler on günden fazla hastada kalırsa, hastada
nasal ya da özefajial erozyon gelişebilir çünkü tüpün plastik yapısı mide
asidiyle uzun süre temas ettiğinde çözünür, gitgide esnekliğini yitirir,
kırılır ya da parçalanabilir. Bunun için PVC tüpleri sık sık değiştirmek
gerekir.
Poliüretan tüpler özellikle enteral beslenme için daha
uygundur. Bu tüpler nonreaktif bir madde olan, yumuşak ve esnek kalabilen
poliüretandan üretilmiştir. Poliüretan tüpler hastada 2 ila 6 hafta arasında
kalabilir. Tüpler uzun periyodlarda kullanıldığında hastalarda özofageal ve
gastrik erozyonlara sebep olabilirler. Nazogastrik tüpün ölçüsünü ve tipini
belirlemede temel prensip amaca en uygun, burun mukozasında daha az travmaya
neden olacak en küçük çaplı ve uygun tipte tüpü seçmektir.
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/195985
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder