Yasal Uyarı

Bu site, ALS hastalığı ile ilgili haber ve bilgilendirme sitesidir. Tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavi yerine geçmez. Tıbbi bir durumla ilgili sorularınız için her zaman doktorunuzla görüşün. Dr. Alper Kaya

31 Mayıs 2025 Cumartesi

ALSUntangled #79: Alfa-lipoik asit (ALA)


Alfa-lipoik asit (ALA) doğal olarak oluşan bir yağ asididir. Mitokondriyal enerji üretiminde enzimatik reaksiyonlar için temel bir kofaktör olarak hizmet eder, güçlü bir antioksidandır ve ALS ilerlemesini yavaşlatmada makul mekanizmalar olan anti-enflamatuar etkilere sahiptir. ALS preklinik çalışmalarında, ALA motor fonksiyon düşüşünü yavaşlatmış ve sağkalımı iyileştirmiştir. ALA çok sayıda ek takviye ile birlikte alındığında ALS hastalarında kas gücünün arttığına dair kendi kendine bildirilen vakalar vardı, bu da etkinliğini ayırt etmeyi zorlaştırıyordu. Küçük, 6 aylık açık etiketli bir çalışmada, katılımcılar ilk 3 ay boyunca B vitaminleri ve amino asitlerle birlikte aldıktan sonra yaşam kalitesi, yorgunluk ve ruh halinde iyileşme görülmüştür. 

Şimdiye kadar amiyotrofik lateral skleroz (PALS) ile yaşayan kişilerde hiçbir klinik çalışma yayınlanmamıştır. Yetersiz klinik veriler göz önüne alındığında, ALA'yı onaylayamayız ve ALS ilerlemesini yavaşlatmadaki etkinliği konusunda daha fazla araştırmayı destekleyeceğiz.

KAYNAK 

7 Mayıs 2025 Çarşamba

Nefes varsa umut var konseri 30 Nisan 2018, Ahmet Adnan Saygun Sanat merkezi

 


İzmir'de, 24 yıldır solunum cihazına bağlı yaşamını sürdüren, geliştirilen bilgisayar programı sayesinde göz hareketiyle bilgisayar ortamında enstrüman kullanan ALS-MNH hastası Alper Kaya, konser verdi.
ALS-MNH Derneği İzmir Şubesi tarafından Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde düzenlenen etkinlikte, Kaya, İspanyol müzik araştırmacısı Zacharias Vamvakousis'in geliştirdiği "Eye Harp" isimli bir bilgisayar programı sayesinde enstrüman çaldı.
Göz hareketleriyle yan flüt ve flüt çalan Kaya'ya piyano sanatçıları Cengiz İnal ve Elena Nikitina da eşlik etti.
Sanatseverlerin ve ALS hastalarının yoğun ilgi gösterdiği gecenin finalinde Kaya, bilgisayar programını geliştiren Vamvakousis'ı sahneye davet ederek teşekkür etti. Geceye katılanlar, konserin sonunda Kaya'yı ayakta alkışladı.
Kaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sahneye ilk çıktığında çok heyecanlandığını ama hayatının en mutlu gecesini yaşadığını söyledi. Tek amacının toplumda ALS hastalığı konusunda farkındalık yaratmak olduğunu belirten Kaya, "Ben solunum cihazıyla nefes alıyorum ama bu akşam insanlarla bir arada aynı nefesi aldığımı hissetim. Kendimi daha iyi ifade ettiğimi, dayanışmayı hissettim." dedi. Kaya, "Eye Harp" isimli bilgisayar programını ALS hastaları ve fiziksel engellilerin ücretsiz olarak internetten indirip kullanabileceğini ifade etti.
Piyano sanatçısı Nikitina da Kaya ile tanıştıktan sonra böyle bir konsere imza atmaya karar verdiklerini, 2 aydır bu geceye hazırlandıklarını söyledi. Kaya'nın çok yetenekli bir insan olduğunun altını çizen Nikitina, "Onunla sahnede birlikteyken ruh birliği hissettim. Müzik varsa yaşıyorsun demektir, yani hiçbir şeye engel değil." ifadelerini kullandı.
Bilgisayar programını hazırlayan Vamvakousis de Kaya ile internette tanıştığı günü hala unutamadığını, onun müziğe olan tutkusu ve arzusu sayesinde "Eye Harp" isimli bir bilgisayar programı geliştirdiğini kaydetti. Bu akşam ne kadar güzel bir iş yaptığını bir kez daha anladığını vurgulayan Vamvakousis, amacının engellilerin de müzik yapıp enstrüman çalması olduğunu sözlerine ekledi.
The eye harp programının tanıtıldığı resmi site :
https://theeyeharp.org
Alper Kaya'nın the eye harp programını kullanarak göz hareketleriyle seslendirdiği
çeşitli parçalar :
https://theeyeharp.org/performances-of-users/
Alper Kaya'nın konserinde piyano ve vokal eşliğinde seslendirdiği, pan flüt formundaki klasik parçalardan ilki ekli videoda.

5 Mayıs 2025 Pazartesi

Kırmızı hap mı mavi hap mı?

Gerçeklik ve Kayıp: ALS ve Matrix Arasında Bir Yolculuk

Ben bir ALS hastasıyım ve 35 yıldır bu hastalıkla yaşatılıyorum…

ALS, fiziksel kayıplarla başlar ve kayıplarla devam eder. Ancak sadece fiziksel bedenin çöküşüne odaklanmaz. Bu hastalık zamanla zihinsel ve ruhsal bir yolculuğa dönüşür; tıpkı bir insanın evrende varoluşsal bir anlam arayışı gibi. Bu yolculuk, fiziksel dünyadaki sınırlamalardan kaçmanın ötesine geçer, derin bir felsefi ve psikolojik mücadeleye dönüşür. Tıpkı Matrix filmindeki Neo’nun karşılaştığı ikilemde olduğu gibi, ALS hastaları da bir anlamda kendi "Kırmızı Haplarını" içmeye zorlanır.

Matrix filminde Neo, Kırmızı ve Mavi hap arasında bir seçim yapmak zorunda kalır. Mavi hap, rahatlık ve kayıtsız bir bilgisizliği vaat ederken, Kırmızı hap harikalar diyarına davet eder. Gerçeği, sadece gerçeği; acı ve zorluklarla dolu bir gerçekliği gösterir. Neo’nun Kırmızı hapı seçmesi, bir anlamda gerçeği görmeye, acıya rağmen gerçekleri kabullenmeye karar vermesi anlamına gelir. Bu tercihle, Neo bir yolculuğa çıkar, bilinçli olarak acının derinliklerine inmeye, evrenin gerçeğini kavramaya adım atar. Ancak bu yolculuk, her zaman kolay bir yolculuk değildir.

ALS hastalarının hikâyesi de benzer bir biçimde bir tür gerçeklik seçimi içerir. Ancak burada hastalar, farkında olmadan, istatistiksel bir şans ya da şanssızlık sonucu Kırmızı hapı seçmiş olurlar. Her yıl 2/100000 oranında görülen bir hastalık olan ALS, sadece fiziksel bir kayıp değil, aynı zamanda bir varoluşsal mücadelenin kapılarını da aralar. Bedenlerimiz yavaşça çökse de, zihinlerimiz ve ruhlarımız hayatta kalmaya devam eder. Fakat bu mücadele, bazen bir çıkmaz halini alabilir. Acıya katlanarak, kendi varoluşsal anlamımızı ararız.

Bu yolculuk, Matrix’teki tavşan deliğine benzeyen bir hiyerarşi ve sıralama biçiminde ilerler. ALS hastaları, fiziksel olarak hayata sıkı sıkıya bağlı kalmak isteseler de, zamanla, o sıkı bağların kopmaya başladığını hissederler. Her bir hareketin kısıtlanması, düşüncelerinin artan özgürlüğüyle birleşir. Bir yanda bedenin, diğer yanda zihnin sınırsız potansiyeli... Bazen de bu içsel çatışma, kişinin ruhsal olarak bir çıkmaza girmesine yol açar.

Gerçeklik, bu noktada iki farklı boyutta kendini gösterir. Birincisi, yaşadığımız fiziksel gerçeklik ve her gün biraz daha azalan bedensel yeteneklerimizdir. İkincisi ise, bu kaybın yol açtığı ruhsal ve varoluşsal derinliktir. ALS hastalarının yaşadığı bu içsel yolculuk, sıkça yaşamın anlamına dair felsefi sorulara dönüşür: “Neden ben?”, “Hayatımın anlamı nedir?”, “Varoluşun ne anlamı olabilir?” Bu sorular, bazen din ve spiritüellik arayışlarına, bazen de bir tür nihilizme dönüşebilir. İnsan, hayatta kalma içgüdüsüne rağmen, yaşadığı acıyı anlamlandırmaya çalışır.

Fakat bu yolculuk, yine Matrix filmindeki gibi, kişinin gerçeklikle yüzleşmesine de olanak tanır. Kırmızı hapı seçmiş olmak, acıyı kabullenmek demek değildir; ama acının kaynağını görmek ve bir anlam yaratmak için bir fırsattır. ALS hastaları, varlıklarını yalnızca bedenleriyle değil, düşünceleri ve ruhlarıyla da deneyimler. Her geçen gün kaybettikleri bir şeylerin, aslında onları daha derin bir anlam dünyasına doğru yönlendirdiği düşünülebilir.

Sonuç olarak, ALS hastalarının gerçeği görmeye zorlanmış olması, bir tür Matrix yolculuğu gibidir. İster kabul etsinler, ister reddetsinler, her hasta bir biçimde gerçeği keşfetmek zorundadır. Bu keşif bazen acılı, bazen ise bir tür teselli ile şekillenir. Bedensel kayıplarla başlayan bu yolculuk, zihinsel ve ruhsal bir dönüşüme, bir gerçeklik arayışına dönüşür. Ve tıpkı Neo’nun tavşan deliğinde yaptığı gibi, ALS hastaları da bir çeşit yeni bir gerçekliği keşfederler: Bedenin kaybolduğu, ancak zihnin ve ruhun var olduğu bir başka boyut.

Ben bir ALS hastasıyım. Vücudumun %97’si hareketsiz. Başkasının bakımına gereksinim duyuyorum. Bedenim zaman içinde hareket edemez hale geldi. Yeni koşullara uyum sağlayan beynim, nöronlarım sayesinde ruhsal bir bütünlükle varım. Özümde yine de ben olarak var olduğumun farkındayım. 

Teknoloji sayesinde göz bilgisayarı ile yazı yazabiliyorum. Bu benim için büyük bir şans ve aynı zamanda mutluluk verici bir durum. Ne kadar zaman alsa da, kendimi ifade edebilmek, düşüncelerimi paylaşabilmek paha biçilmez. Tıpkı Matrix filminde Neo’nun telefona ulaşabilmesi gibi, ben de bu teknoloji sayesinde iletişim kurabiliyorum. Hepimizin ortak deneyimlediğimiz bir gerçeklik durumunda, eşim, kızımız, kardeşim, dostlarımız benim hayatımın gerçekliğine dâhil.

Mayıs ayı, ALS farkındalık ayı. Bu ayda, ben de gerçeği ararken farkındalık yaratmak istiyorum. Evrenin neresinde olursam olayım, ister Matrix’te ister küçük mavi gezegenimizde, iletişim kurabilmek insanın en temel hakkıdır. Göz bilgisayarı (göz izleyici bilgisayar) da, bu hakkın bir parçasıdır. Bu teknoloji, bir insanlık hakkıdır ve ALS hastalarının bu haktan yararlanması gerekir.

ALS hastaları, doğru bir tıbbi bakım, uygun bir ev düzeni ve teknoloji ile desteklendiğinde, makul bir yaşam kalitesi sağlayarak uzun yıllar yaşayabilirler. Bu nedenle, ALS hastalarına her anlamda destek olabilmek, farkındalık yaratmak ve bu hakların tüm hastalar için sağlanmasını sağlamak bizim görevimizdir.

İletişim kurmak, birbirimizi anlamak ve destek olmak, hem ruhsal hem de fiziksel anlamda büyük bir güce sahiptir. ALS’yi, sadece bir hastalık olarak değil, aynı zamanda bir farkındalık ve dayanışma hareketi olarak görebiliriz.

Ve bir soru: “Mavi hap mı yoksa kırmızı hap mı?”

Seçeneğiniz varken seçiminizi yapın…

ALS-MNH Derneği resmî internet sitemizde (https://als.org.tr ) BAĞIŞ butonunu seçerek açılan sayfada “Genel Bağış”, “Fitre –Zekât”, “Öğrenci Bursları” ve özel günleriniz için “E-Kart” gibi seçenekler mevcut. Genel bağışın dışında şartlı bağışla cihaz bağışı da yapabilirsiniz

EFT/Havale bilgilerimiz ayrıca https://fonzip.com/als/bagis  linkimizde “Banka Hesap Bilgileri & SMS” butonunda yer almaktadır.


1 Mayıs 2025 Perşembe

Dernek Üyelerimizin Dikkatine: Qalsody (Tofersen) Erişimi hakkında

Dikkat! Genetik Test sonucunuzda “SOD1 mutasyonu” bulunmuyorsa bu duyuruyu dikkate almayınız.

Ülkemizde SOD1 geninde mutasyon taşıyan bir ALS hastası, yürüttüğü hukuki süreç sonucunda “Tofersen” adlı ilaca ücretsiz şekilde erişim sağlamıştır. Bu gelişme üzerine, benzer durumda olan üyelerimizi bilgilendirme ihtiyacı doğmuştur.

Tofersen Nedir?
Tofersen, FDA ve EMA onayı almış ve SOD1 mutasyonu taşıyan ALS hastalarında kullanılabilen bir ilaçtır. Qalsody olarak yurtdışında ruhsatlandırılmış ilaç, 1 Temmuz 2024 itibariyle Avrupa’da Almanya, Fransa, İsveç, Hollanda, Belçika’da geri ödeme kapsamına alınmıştır.

Türkiye’de Sağlık Bakanlığı ve İlaç Ecza Kurumu henüz ilacın Türkiye’de kullanımını ve SGK kapsamında ödenmesini onaylamamıştır. Yurt dışından getirilerek kullanılabilir.

Bu İlaca Nasıl Ulaşabilirsiniz?

  1. Öncelikle SOD1 genetik test sonucunuzda SOD1 mutasyonu bulunmalıdır.
  2. Uzman hekiminiz bu ilacın sizin tedaviniz için uygun olduğuna karar vermelidir.
  3. Hekiminiz Sağlık Bakanlığı’na yurtdışından ilaç getirilmesi için başvuru yapar.

Bakanlıktan gelecek cevaplar üç şekilde olabilir:

A. Onay Gelirse:

  • İlacı Türk Eczacıları Birliği aracılığıyla ücretli olarak sipariş edebilirsiniz.
  • Şartlar uygunsa, ilacın ücretinin SGK veya özel sigortanız tarafından karşılanması için dava açılabilir.

B. Ret Gelirse:

  • Şartlar uygunsa, 60 gün içinde dava açabilirsiniz.

C. 30 Gün İçinde Cevap Gelmezse:

  • Cevap gelmediği takdirde, 30. gün sonrası başlayarak 60 gün içinde dava açma hakkınız olur.

📌 Uyarı: Bu süreler hak düşürücü sürelerdir. Belirtilen zamanlarda başvuru yapılmazsa hak kaybı yaşanabilir. Ancak bazı durumlarda süreç yeniden başlatılabilir.

İlacın Ücretsiz Temini İçin Ne Yapılmalı?
Tofersen ilacını ücretsiz alabilmek için hukuki süreç yürütülmeli ve dava açılmalıdır. Davayı kazanmanız durumunda:

  • İlacı Türk Eczacıları Birliği’nden temin edebilirsiniz.
  • Ücreti SGK ya da özel sigortanız tarafından karşılanabilir.

Önemli Notlar:

  • Yurtdışından ilaç temini için açılan davalar bireyseldir. Toplu dava açılamaz.
  • Süreçte, yurtdışı ilaç başvurularında deneyimli bir avukatla çalışmanız önerilir.

Kısaca Süreç Şöyle İşliyor:

  1. SOD1 mutasyonunuz olup olmadığını öğrenin. (Genetik test sonucu)
  2. Doktorunuzla görüşün, ilacın sizin için uygun olup olmadığını belirlesin.
  3. Doktorunuz Sağlık Bakanlığı’na yurtdışı ilaç başvurusu yapsın.
  4. Cevap durumuna göre avukatınızla birlikte hukuki süreci başlatın.
  5. Dava sonucuna göre ilaç ücretsiz olarak temin edilebilir.