Hastalık çaresiz, hasta, belli terminal dönemde ve ağrıdan kıvranmaktadır, dahası, kişilerin bilinçleri açık olup intihar kendi kararlarıdır. İntihara teşebbüs eden hastalar genellikle terminal dönem hastalığın etkisi ile depresyondadırlar.
İnsanlık, çaresizlik içinde hissettiğinde kendine bir yol arıyor. Yaşamı sonlandırmak her zaman tartışmalı olan konulardan biri.
Yaşamı sonlandırmanın etiği konusunda tüm dünyada son kararlar, uygulamalar bile henüz netleşmedi. Bu, bir insanlık sorunu. Belki de en fazla dikkat çekilmesi gereken konu. Her zaman uzak durulan, konuşulması hoş olmayan konular bunlar. Yine de katıldığım pek çok kongrede insanların kafa yorduğu, çıkış yolu aradığı bir başlık.
Bir canlının yaşamdan vazgeçmesi evrensel bir konu. Bu nedenle çok tartışmalı.
Öte yandan bir insanın bilerek kendi hayatını sonlandırmak istemesi bazı çevrelere göre insani bir hak olmalı.
Psikiyatristlere göre, bir insanın kendi hayatını sonlandırmak istemesi derin bir depresyon belirtisidir ve bu durumda insan doğru karar veremez. Daha sağlıklı düşünebileceği yaşam koşulları oluşturularak daha sağlıklı karar vermesi için şans tanınmalıdır.
Yani aslında hissettiğimiz her neyse aslında bir yanılsamadır.
Canlının en zorlu koşullarda bile ilk tercihi hayatta kalmaktır. Bu evrensel bir kuraldır. Hayatta kalmak gibi evrensel bir içgüdüyü yok saymak, bu nedenle çok zordur ve sağlıklı düşünce ile bu karar verilemez. Psikiyatrik yaklaşım bu açıdan öneriliyor.
Öte yandan kaza, kalp krizi veya yaşamla bağdaşmayan tıbbi durumlar dışında insanın kendi yaşamını sonlandırmasının mümkün olmaması için insan vücudunda otomatik çalışan, istem ve irade ile durdurulamayan en temel işlev nefes almak ve kalp atışı gibi yaşamsal işlevlerdir.
Örneğin nefesinizi bir süre tutabilirsiniz. Daha uzun süre kendi isteğinizle devam edemezsiniz. Çünkü kandaki co2 miktarı yükseldiğinde sizin iradeniz dışında otomatik olarak nefes alma işlemi başlar.
ALS gibi solunum kasları, diyafram kaslarını etkileyen hastalıklarda otomatik solunum devreye girse de bunu gerçekleştirecek kasları uyaran sinir hücreleri etkilendiği için boğulma hissi ortaya çıkar. Bu his nasıldır tahmin edersiniz.
ALS hastası bir anda bu duruma gelmez. Bu duruma gelmeden önce vücut pek çok belirti, arıza sinyallerini verir. Örneğin öksürükle balgam çıkaramayan hastalarda zatüre ortaya çıkar. Bu durumda mecburen hastanede tedavi edilir, iyileştirmeye çalışılır.
Ancak bazı ülkelerde advance directive denilen bir hak mevcut. Tıbbi vasiyet hakkınızı kullanarak önceden bildirirseniz acil durumda veya sizin karar verme şansınız olmayan durumlarda vasiyetize göre tıbbi uygulama yapılıyor. Bu vasiyette solunum cihazına bağlanmak veya reddetmek, DNR (Do not ressutate=beni hayata döndürme) gibi durumları önceden bildiriyorsunuz. Bunların hiçbirisi Türkiye’de yok...
İnsanca saygın yaşam ve saygın ölümü savunanlar, her insanın özgür iradesiyle seçim yapabilmesi gerektiğini savunuyorlar.
Türkiye’de kimsesi olmayan ve başkasının bakımına ihtiyacı olan hastalara Sosyal politikalar bakanlığı tarafından bakım evi hizmeti veriliyor. ALS hastaları için çok gerçekçi olmadığı bilinse de kanunlarda yeri var.
Tüm bu bilgileri merak edenler için sizin sorunuza bir nebze yanıt olması için yazdım.
Şimdi asıl sorunuza yanıt vermek gerekirse solunum güçlüğü ve boğulma hissi gerçekten eziyet veren bir durumdur.
DÜNYA TABİPLER BİRLİĞİ'NİN HEKİM YARDIMLI İNTİHAR İÇİN TUTUMU
(DTB 44. Genel Kurulu'nda Kabul Edilmiştir. Eylül, 1992)
Hekim yardımlı intihar olguları son zamanlarda halkın dikkatini çeker olmuştur. Bu olay; hekim tarafından geliştirilmiş bir aracın kişiye kullanımının yine hekim tarafından öğretilmesi ile gerçekleşmektedir. Böylece kişiye intihar etmesinde yardımcı olunmaktadır. Bazı durumlarda da hekim kişiye ölümcül doz konusunda da bilgilendirerek bazı ilaçları temin etmektedir. Böylece yine kişiye intiharda yardımcı olunmaktadır. Burada bahsedilen kişi, ağır hasta, belli terminal dönemde ve ağrıdan kıvranmaktadır, dahası, kişilerin bilinçleri açık olup ve intihar kendi kararlarıdır. İntihara teşebbüs eden hastalar genellikle terminal dönem hastalığın etkisi ile depresyondadırlar.
Ötanazi gibi, hekim yardımlı intihar da etik değildir ve tıp mesleğinde olanlarca asla uygulanmamalıdır. Hekimin, bir kimseye yaşamını sona erdirmekte bilerek ve kararlı olarak yardım etmesi etik değildir. Ancak hastanın tedaviyi reddetmesi temel bir haktır ve hekimin hastanın bu arzusuna hürmet etmesi (ölümüne neden olsa bile) etik olmayan bir davranış sayılmaz.