Yasal Uyarı

Bu site, ALS hastalığı ile ilgili haber ve bilgilendirme sitesidir. Tıbbi tavsiye, teşhis veya tedavi yerine geçmez. Tıbbi bir durumla ilgili sorularınız için her zaman doktorunuzla görüşün. Dr. Alper Kaya

6 Haziran 2014 Cuma

Joint Congress of European Neurology - 1 Haziran 2014, İstanbul



EFNS-ENS Joint Congress of European Neurology, Istanbul 2014
Istanbul, Turkey, May 31-June 3, 2014
http://efns2014.efns.org/
 
Prof. Dr. Nazlı Başak’ın Sunumu

Türkiye’deki ALS hastalığının belirgin genetik yapısı hakkında bilgi verdi. Son günlerde Türkiye’de ALS gen mutasyonunun birçok nüfusta kapsamlı olarak araştırıldığını, toplam 411 Türk ALS hastaları üzerinde yapılan çalışmada, bunlardan 66 ailede 96 fALS ve sALS vakalarındaki yaygın gen mutasyonu üzerinde çalışıldığını belirtti. Hastalardan SOD1 VE UBQLN2 gen mutasyonları için PCR yoluyla genetik özelliklerine göre bir grup oluşturulduğunu, C9orf72 PP-PCR için hastaların alt kümesi de ayrıca ekzon dizilemeyle karşı karşıya getirilmiş olduğunu ve SOD1-D906 mutasyonu taşıyan hastalara haplotip analizinin uygulandığını açıkladı.
Sonuç: SOD(12%), c9ORF72(%13.5) ve UBQ2N2 (%6) Türkiye’de gen mutasyonları Türkiye’de yaklaşık olarak %30 f ALS hastasına denk gelmektedir. Buna karşın şu an Türkiye’deki s ALS hastalarında hiçbir SOD1 mutasyonu bulunamamıştır; C9orf72 (%3.5)  ve UBQLN2(%0.7) mutasyonları yapılan kohort çalışmada s ALS hastalığının %42’sini oluşturmaktadır. Ekzon dizilimi, 4 ailede FUS, OPTN,SPG11 ve PLEKHG5 mutasyonlarını ortaya çıkarmıştır. Daha çok dominant ve çekinik pedigrilerde ortaya çıkan SOD1-D90A mutasyonları bu tip çalışmada, 3 Türk ailesinde çekinik karakter olarak görülmüştür.

Prof.Dr. Dimitrios Karussis’in Sunumu

Kemik İliğinde  Bulunan, Kendini Yenileme ve Farklılaşma Yeteneğine Sahip Yetişkin İnsan Kök  Hücreleri (MSC) ile Tedavi Edilen ALS Hastalarının Analizi: Faz I /II ve II A Klinik Deneme
Prof. Karussis, bu çalışmanın amacını, altyapısını, kullanılan metodu ve sonucu hakkında bilgi verdi.
Amaç: ALS hastalarındaki nörotrofik faktörlerin  (“MSC-NTF”) salgılanması için MSC hücreleri ile yapılan tedavinin güvenirliliğini ve tolere edilebilirliğini değerlendirmek
Altyapı: Uygulanan gruba yapılan çalışma, değiştirilmemiş MSC hücrelerinin, IV/IT uygulamasıyla güvenilir olduğunu göstermiştir. MSC-NTF’nin nöroptotektif etkileri ALS gibi nörodejeneratif hastalıklarda çeşitli hayvan modellerinde ispatlanmıştır. Şu an 2 art arda olan klinik denemelerin ikincisi , bu hücrelerin ALS hastalarında güvenirliliğini ve tolere edilebilirliğini değerlendirmek için gerçekleştirilmektedir.

Metodlar: MSC hücreleri Brainstorm’un Nur Own teknolojisi kullanılarak hastanın omuriliğinden alınmaktadır. Bu hücreler dışarıda çoğaltılarak, GDNF ve BDNF gibi nörotrofik faktörlerin salgılanması için uyarılmaktadır. Bu Otolog MSC-NTF hücreleri IM veya IT enjeksiyonları ile ALS hastalarına nakledilmektedir. Bütün hastalar, aylık olarak tedavi öncesi 3 ay ve nakil sonrası 6 ay izlenmektedir.

Sonuç: Kök hücre nakledilmiş hastaların 6 aylık izleniminde, tedavi ile ilgili ciddi hiçbir yan etki gözlemlenmemiştir. Klinik izlem sonucunda Klinik Değişim Oranında (ALSFRS) ve IT ile tedavi edilen hastaların 6 ay sonra solunum fonksiyonlarında (FVC) olumlu değişiklik ortaya çıkmıştır. Bu klinik deneme, intratekal veya kas içi MSC-NTF enjeksiyonunun güvenilir olduğunu, kliniksel yararlı etkilerin bazı belirtilerini ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada görülen güvenilir ve ön etkinlik sonuçları Brainstorm’un daha önceki Faz I/II deneme sonuçları ile birbirini tutmaktadır.  Bu iki çalışma toplam 26 ALS hastası Brainstorm’un kök hüce tedavisi görmüştür.
Prof. Karussis, şu an yapılan Faz II a denemesinde olan 14 hastadan ilk 10 hasta için analiz sonuçlarını sundu. Sonraki 4 hastanın analiz sonuçları ise 6 aylık izlenimlerinden sonra verileceğini belirtti.

Hastaların %71 ‘inde tedaviden önceki 3 ay dönem içerisinde nörolojik fonksiyonlarında zayıflama görüldüğünü; buna karşın, İntratekal veya birleştirilmiş (IT) ve kas içi (IM) uygulaması ile tedavi olan hastaların %63’nde, yenilenmiş ALS Fonksiyonel Oran sonuçları ölçülerek, stabilizasyon veya nörolojik fonksiyonlarında düzelme görülmüştür. Dr Karussis, ön analizdeki bu farklılıkların istatiksel olarak p=0.335,ki-kare testinde önemli olduğunu söyledi. 

Buna ek olarak, Prof. Karussis, denemenin her iki fazında da ,IT veya birleştirilmiş IT ve IM uygulama yoluyla  tedavi edilen hastaların %63’nün, tedaviden 3 ay içinde ALSFRS-R sonuçlarına ve FVC solunum fonksiyon testlerine bakılarak,  tedaviye cevap vermekte olduğunu belirtmiştir. Daha önce sadece IM yoluyla Nur Own teknolojisi ile tedavi edilen 6 hastada özellilkle lokal pozitif etki görüldüğünü; aynı şekilde, aynı Faz I/II denemesinde, IT ile nakledilmiş hastalarda tedavi edilen kolda CMAP sonuçları ile ispatlanarak nörotrofik ve yenileyici etkilerinin gözlemlendiğini söyledi. Son olarak da , Nur Own uygulamasının hem kas içinden, hem de intratekal olarak iyi tolere edildiğini, birçok hastada gözlenen iyileşme ve stabilizasyonun onu çok cesaretlendirdiğini ve Amerika’da birkaç merkezde kurulmakta olan yeni çalışmalar için de umutlu olduğunu vurguladı.

Yasemin Akarsu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder